AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CNN Türk canlı yayınında yaptığı değerlendirmede, son gelişmelerle birlikte PKK’nın Türkiye’den çekilme kararı alması ve silah bırakma sürecine yönelik yeni adımların açıklanmasının “Terörsüz Türkiye” yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçları olduğunu ifade etti.
Ömer Çelik’in canlı yayında yaptığı açıklamaları şöyle;
“Öncelikle şunu söylemek isterim: Burada PKK terör örgütünün fesi ve silah bırakması, terörsüz Türkiye sürecinin ana gündemidir. Öteden beri de şunu söyledik: PKK’nın fesi ve terör örgütünün silah bırakması.
Gündeminin dışındaki konuların buna eklemlenmeye çalışılması, süreci başka bir noktaya götürür ve odak kaybı oluşturur. Odak kaybı oluştuğu zaman, meselenin yönetilmesinde ve ana hedeflere ulaşılmasında büyük sıkıntılar çıkar.
“YOL HARİTASI:TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KESİNTİSİZ SİLAH BIRAKMAYA DEVAM ETMESİ VE FESİH SÜRECİNİN TAMAMLANMASIDIR”
Dolayısıyla bu çerçevede bir yol haritası oluştu. Bu yol haritasının esas anlamı şudur: Terör örgütünün kesintisiz silah bırakmaya devam etmesi ve bu şekilde fesih sürecinin tamamlanması. Biliyorsunuz, Sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısında bir stratejik politik sistem oluşturuldu. Sayın Cumhurbaşkanımız da yüksek bir devlet iradesi ortaya koyarak bunun devlet politikasına dönüşmesini sağladı.
Daha sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde komisyonun kurulmasıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti adına sürece vaziyet edecek ve süreci yönetecek bütün mekanizmalar kurulmuş oldu. Hem siyasi destek yüksek, hem devlet politikası çerçevesinde devlet kurumları çalışıyor, hem de Yüce Meclis, farklı partilerin katılımıyla işe bir siyasi özne olarak girdi.
Bütün bu süreç şunu gösteriyor: Bu süreçlerde, başka ülkelerde olduğu gibi, burada bir üçüncü göz yok; bir aracı yok; bir başkası yok. Buranın tek siyasal öznesi bu sürecin, Türkiye Cumhuriyeti ve milli iradedir.
Şimdiye kadar o sembolik silah yakma eyleminden sonra birçok aşama geçildi. Bugün gelinen noktada, terör örgütünün Türkiye’den çıkacağını söylemesi ve silah bırakmayla ilgili yeni bir adım atılacağını ilan etmesi, net bir şekilde bütün sürecin yol haritasının işlediğini gösteriyor.
Gelinen nokta; hem terör örgütünün Türkiye’nin dışına çıkması, hem de silah bırakma sürecinin işlemesi ve yeni bir adım atılacak olması açısından yol haritası bakımından olumlu ilerlemelerdir. Bu çerçevede bakıldığında, bunun somut bir ilerleme ürettiğini net bir şekilde söyleyebiliriz.
“TÜRKİYE’DEN ÇEKİLME SAYISI VEYA ÇEKİLECEK SAYISI DEVLETİN BİLGİSİ DAHİLİNDEDİR”
Bundan sonrasında beklediğimiz, silah bırakma sürecinin kesintisiz olarak devam etmesi ve fesih sürecinin tamamlanmasıdır.
Tabii, silah bırakma sürecinin devam etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki komisyonun çizeceği çerçevenin, pozitif çerçevenin netleşmesi açısından büyük bir zemin ve dayanak oluşturacaktır. Böylece bütün bu süreç, entegre bir strateji ile ilerlemektedir. Bugünkü gelişme, yol haritasının somut bir sonuç ürettiğini ve ilerlediğini göstermektedir.
Türkiye’den çekilme sayısı ve/veya çekilecek sayısı bu devletin bilgisi dahilinde bir kısmı da zaten mevcuttur. Zaten bu açıklamada Türkiye içindeki unsurların bir kısmı da terörist unsurların bir kısmı da bu açıklama sırasında orada bulundu. Yani bir kısmının çekildiğini bu çerçevede görmüş oluyoruz.
Bundan sonrasında ilgili devlet kurumları, bunun tam olarak gerçekleşmesini takip edeceklerdir. Bu açıklamanın hayata geçmesini, bütün usullerin Türkiye’den ayrılmasını göreceklerdir. Burada, devletin bilgisi dahilindeki süreç çerçevesinde takipler yapılmaktadır ve Türkiye’yi terk etmekle ilgili sonuca ulaşılması, yani Irak tarafına geçecekleri anlaşılmaktadır.
Açıklamada bir cümle daha var: “Bazı düzeltici adımlar atacağız” diye. Bu, silah bırakma konusunda yeni bir aşamaya geçileceğini, yeni bir adım atılacağını ifade etmektedir. Esasında silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi ve entegre bir stratejiyle atılacak bütün adımların esas temelini oluşturacaktır. Bu şekilde devam etmesi halinde, “terörsüz Türkiye” hedefine ve onun doğal parçası olan “terörsüz bölge” hedefine ulaşılması için büyük bir ivme sağlanmış olacaktır.
Tabii, Meclis gündemine hakimdir. Doğrudan Meclis Başkanımızın başkanlık ettiği bir komisyon vasıtasıyla, Yüce Meclis bu süreçte milli irade adına üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Orada farklı siyasi partiler de var.
Farklı siyasi partilerin varlığı bir zenginliktir ve buna dönük olumlu yaklaşımlar, sürecin gücüne güç katıyor. Çeşitli kesimler de dinlendi; bunların birçoğu yol gösterici ve ufuk açıcı olmuştur.
Tabii, bu süreçlerin doğası gereği bazı marjinal söylemler de ifade edilmekte ve gündeme gelmektedir. Biliyorsunuz, bütün bu süreçlere dönük olarak özellikle yakın bölgemizde bir takım siyasi sabotajlar söz konusu olabiliyor. Bütün bunlara karşı hem fiili sabotajlara, hem istihbari sabotajlara, hem de siyasi sabotajlara karşı teyakkuz halindeyiz. Yani “terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak için, entegre bir stratejiyle, Cumhurbaşkanımızın devlet başkanı olarak koyduğu irade çerçevesinde bu çalışmalar ilerletilmektedir.
“KOMİSYONUN ÇALIŞMASINI NE ZAMAN TAMAMLAYACAĞI KONUSUNDA KESİN RESİMLER ÇİZMEK ZOR”
Tabii komisyon kendi kararını alacaktır. Komisyonun çalışmasını ne zaman tamamlayacağı ve bu çalışma çerçevesinde meclise dönük kendi çerçevelerini ne zaman ileteceği, açıklama olarak artık oradaki çalışmaya bağlıdır. Bu tip süreçlerde kesin tarihler vermek, kesin resimler çizmek zordur. İnişleri, çıkışları olur; çeşitli aşamalarda yeni ihtiyaçlar devreye girer. Bu çerçeveden bakıldığında, şimdiye kadar görülmüştür ki Türkiye Cumhuriyeti’nin çizdiği yol haritası işlemekte ve çalışmaktadır. Bugün de görüldüğü gibi somut sonuçlar üretmeye devam etmektedir.
TERÖRSÜZ BÖLGE VURGUSU
Bazı ülkeler, üstelik bazıları bölge içinden ama çoğunluğu da bölge dışından olmak üzere, burada terör örgütleri vasıtasıyla vesayet kurma konusunda son derece istekli. Bu çerçevede uzun zamandır vekalet savaşlarının parçası olarak bu terör örgütleri kullanılıyor. Terör örgütlerinin varlığının devam etmesini isteyen enteresan siyasi projelerin arkasında bu odakların niyetleri ve planları var.
Mesele zaten bununla ilgilidir. Burada farklı ülkelerde farklı stratejiler olabilir. Örneğin, net bir şekilde değerlendirirsek: Irak’ta silah bırakma sürecinin devam etmesi; Suriye’de ise FDG terör örgütünün 10 Mart Anlaşmasına uyarak merkezi hükümete dönük taahhütlerini yerine getirmesi, kendisini sessiz hâle getirmesi ve silah bırakması gerekir. Yani Suriye’deki haritanın, 10 Mart Anlaşmasının bir an evvel hayata geçmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Irak’ta süreç farklı olabilir. Dolayısıyla burada Irak’taki silah bırakma ve tesis süreciyle Suriye’dekinin yöntemleri, bu ülkelerin yapılarına göre farklılık gösterebilir.
Esas olan, “terörsüz Türkiye” süreci ile “terörsüz bölge” sürecinin iç içe geçmiş olması, birbirinin organik ve doğal sonucu olmasıdır. Bunlar birbirinden ayrılabilir veya birbirinden uzaklaştırılabilir yaklaşımlar değildir. Bunlar tek bir bütünün parçası olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla biz, terör örgütünün ülkemizin içinde bir tehdit oluşturmasına karşı olduğumuz gibi, aynı şekilde Irak ve Suriye üzerinden de ülkemize dönüp bu tehdidin kalkması gerektiği konusunda kararlı bir mesaj veriyoruz ve duruşumuzu ortaya koyuyoruz.
“MESELE BURADA BİTMİŞ DEĞİLDİR”
Türkiye’den ayrıldı bu terör gücü mensupları, fakat bu mesele burada bitmiş değildir. Türkiye’den ayrılması bir aşamadır. Gittiği yerde, devam eden silah bırakma ve fesih süreci çerçevesinde, o sürecin parçası olarak silah bırakmaya ve fesih sürecini tamamlamaya katılmaları bu aşamanın doğal bir devamıdır.
Nihai hedefi kaybetmemek gerekir. Nihai hedef, bu silah bırakma sürecinin bütünüyle tamamlanması ve fesih sürecinin bu şekilde gerçekleşmesidir. Silah bırakma süreci tamamlandığında, devletin ilgili kurumları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı, sahada bunu gözlemleyecektir. Gözlem sonucu “Silahlar bırakılmıştır ve örgütün feshi tamamlanmıştır” raporu devletin başına, Sayın Cumhurbaşkanımıza iletildiğinde, ilgili mekanizmalar devreye girecektir. Bu mekanizma hükümet olabilir; Milli Güvenlik Kurulu olabilir. Böylece fesih sürecinin tamamlandığına dair karar alınması söz konusu olacaktır.
Dolayısıyla burada bir yol haritası ve kurulmuş mekanizmalar vardır. Teyit mekanizmaları mevcuttur. Yani “Buradan gitti ama öbür tarafta silah bırakmıyor ya da terörist faaliyete devam ediyor” durumu olursa, bu PKK’nın fesih sürecine zıt bir yaklaşım olur. Ancak gittiği yerde fesih ve silah bırakma sürecinin parçası oluyorsa, silah bırakma süreci kesintisiz bir şekilde devam edip tamamlandığında; Silahlı Kuvvetler ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın içinde olduğu teyit mekanizması “Evet, burada silah bırakılmıştır” dediğinde, tesis sürecinin tamamlandığına dair karar Türkiye Cumhuriyeti kurumları tarafından alınabilecektir.
“YENİ ADIMLARIN AÇIKLANMASI ANA HEDEF UYGUN İLERLEMELERDİR”
AK Parti’li Çelik, CNN Türk yayını öncesi sosyal medya hesabından da şu açıklamaları yapmıştı; PKK’nın Türkiye’nin içindeki unsurları ile Irak ve Suriye başta olmak üzere tüm bölgedeki silahlı ve illegal yapılarının feshi ve silah bırakmasının devam etmesi, “terörsüz Türkiye” sürecinin asli gündemidir. PKK’nın silah bırakmaya kesintisiz devam etmesi “terörsüz Türkiye” hedefinin yol haritasının ana başlığıdır.
Bugünkü gelişmelerle beraber, PKK’nın Türkiye’den çekilme kararı alması ve silah bırakma sürecine dönük yeni adımların atılacağının açıklanması, “terörsüz Türkiye” yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçlarıdır. Terör unsurlarının Türkiye’den çekilmesi ve silah bırakmaya dair yeni adımların açıklanması ana hedefe uygun ilerlemelerdir. Yol haritası “terörsüz Türkiye” hedefi için olumlu sonuçlar üretmeye devam etmektedir. “Terörsüz Türkiye” süreci demokrasimizin tüm tehditlerden arındırılması için atılmış stratejik ve tarihi bir adımdır. Bunun doğal ve ayrılmaz sonucu olan “terörsüz bölge” hedefi, komşu ülkeler başta olmak üzere yakın bölgemizde, terör örgütleri üzerinden emperyalist vesayet kurulmasına karşı bir duruştur.
Sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısı ile oluşan stratejik-politik zemin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek iradesiyle sürecin bir devlet politikasına dönüşmesi, zamanın ruhuna uygun ve etrafımızdaki meydan okumalara cevap niteliğinde büyük bir çerçeve inşa etti. Yüce Meclis’in farklı partilerden oluşan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla olgunlaşan desteği ve yol göstericiliği, sürecin yegane “siyasal özne”sinin milli irade olduğunu net şekilde ortaya koydu. Bundan sonrasında, silah bırakma ve fesih sürecinin kesintisiz devam etmesine dönük adımların atılması, hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır. Fesih ve silah bırakma sürecinin devam etmesiyle, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çizeceği pozitif çerçeve netleşecektir. Sürecin her türlü provokasyondan korunması için azami dikkat gösterilmelidir. Yakın bölgemizde gelişen kaos siyasetlerinin arkasındaki odakların, siyasi, istihbari ve fiili sabotaj girişimlerinin farkındayız. Bunlara karşılık kararlılıkla yol haritasını işletiyoruz.
Farklı siyasi görüşten partilerin varlığı ve desteği siyasi zenginliktir, tüm bu sürecin gücüne güç katmaktadır. Bu siyasin zenginliğin “devletimizin nitelikleri”ne ve “milletimizin değerleri”ne uygun biçimde korunması ve ana hedefe ilerlemesi yol açıcı olacaktır. Süreci ana odağından uzaklaştıran haksız isnatlar ve iftiralarla, marjinal ve maksimalist yaklaşımların yol haritasını zehirleyen yan etkiler oluşturmasına müsaade etmeyeceğiz. Her bir vatandaşımızın desteğiyle ve kardeşliğimiz, tarih ve kader birliğimizle hedeflerimize ilerliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek devlet iradesiyle devletimizin tüm kurumları “terörsüz Türkiye” hedefi için çalışmaya kararlılıkla devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti gündemine hakimdir.
EFKAN ALA: “TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE DOĞRU KARARLI ADIMLARLA YÜRÜYORUZ”
Öte yandan AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin yaptığı sosyal medyadan yaptığı değerlendirmede, son açıklamalar ve atılan adımların terörün tasfiyesinde önemli bir aşamanın daha geride bırakıldığını gösterdiğini belirtti.
“Terörsüz Türkiye” hedefine doğru, Aziz Milletimizin desteğiyle, kararlı adımlarla yürüyoruz. Son açıklamaları ve atılan adımları terörün tasfiyesine yönelik önemli bir aşamanın daha geride bırakılması olarak değerlendiriyoruz.
İç cephemizi tahkim ederek yürüttüğümüz “terörsüz Türkiye” sürecinde bugün önemli bir eşiği daha geride bırakmış bulunuyoruz. Yıllardır ülkemizin ayağında pranga olan terörün tamamen ortadan kalkmasıyla yeni bir dönemin kapıları açılacaktır. Dünyada ve Türkiye’nin çevresindeki gelişmeler dikkate alındığında “terörsüz Türkiye” hedefinin ne kadar önemli olduğu gerçeği izahtan varestedir.
Enerjisini iç sorunlarıyla tüketmek yerine, fırsatlarına odaklanarak imkân ve kabiliyetlerini tamamıyla “Türkiye Yüzyılı” hedeflerine yöneltecek bir Türkiye’nin kazananı 86 milyon vatandaşımız, gönül coğrafyamızda umudunu bize bağlamış ve yönünü bize dönmüş kardeşlerimiz ve bütün bölgemiz; kaybedeni ise ülkemizi ve bölgemizi istikrarsızlaştırmak isteyenler, terörden, kandan ve şiddetten beslenenler olacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin iradeleri ve dirayetleri ve Milletimizin desteği ile ülkemiz, yıllardır her iyinin düşmanı olan bu sorundan kurtulacaktır.
Ülkemizin ve bölgemizin istikrarını tahkim edecek bu sürecin sonuca ulaşması için, herkesin katkısının önemli olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz.”